İyi yaşamın estetikle sınavı: ‘Instagram estetiği’ gerçek mutluluğu nasıl etkiliyor?

Kusursuz tasarımlı oturma odaları, düzenli ve temiz mutfak tezgahları, manzaralı balkon latteleri, ünlü mağaza raflarını andıran giyinme odaları, her zaman huzurlu görünen evler ve aksatılmayan rutinler…Instagram estetiğine hoşgeldiniz!

Yapılan birçok çalışma Instagram’ın tüm sosyal medya platformları arasında en tehlikelisi olduğunu gösteriyor. Özellikle söz konusu kadın güzelliği ve estetiği olduğunda öz güven, beden algısı ve mental sağlık üzerindeki zararlı etkilerin şiddeti artıyor. Fotoğraf ve video paylaşım temelli bir uygulama olan Instagram, diğer sosyal medya platformlarının aksine çok daha kalıplaşmış güzellik standartları uyguluyor ve mükemmel estetiği vurguluyor. Bir diğer araştırma ise; beslenme, spor ve güzellik rutini odaklı içerik üreticileri takip etmenin kadınlardaki yeme bozukluğu ve beden hoşnutsuzluğu riskini artırdığını gösteriyor.

Güzelliğin sadece dış görünüşten ibaret olmaması ve ev tasarımından yaşam alışkanlıklarına, hatta smoothie tercihlerinden uyku bakım rutinlerine kadar her ana sıçraması estetik imge baskısını artırıyor. Özenle düzenlenmiş sahneleri doğal gibi göstererek kadınları, sürekli “fotojenik” görünmek zorunda oldukları bir dünyaya sıkıştırırken gerçek mutluluğu erişilmez kılıyor. Bir yandan ilham verir gibi görünürken diğer yandan kusursuzluk için daha fazla çabalamamıza yol açarak kıyaslama mekanizmasını tetikliyor. Gün sonunda ne yaparsa yapsın kendini yeterince iyi, yeterince güzel, yeterince başarılı veya yeterince zayıf hissetmeyen kadın ve genç kadın sayısı da hızla artıyor. Peki mutluluk gerçekten sosyal medyadaki mükemmel evlerde ve kusursuz görünen hayatlarda mı gizli? Ve eğer öyleyse bizim yaşadığımız deneyimlerin hiç önemi yok mu?

Estetik kaygının getirdiği görünmez yükler 

Instagram’daki sıradan bir akış bile mükemmel bir ev, sağlıklı bir beslenme düzeni ve son moda giyim tarzıyla dolup taşıyor. Sadece içerik üreticilerin değil sosyal çevremizden insanların da hayattaki en güzel anları sergilemesi, insan zihninde görünmez bir yük yaratıyor. Hoşumuza giden bir anı paylaşırken onu deneyimlemekten uzaklaşarak ne kadar iyi sunabileceğimize odaklanıyoruz. Örneğin; en iyi açıyı ve mükemmel ışığı yakalayabilmek adına gün batımının gerçek deneyimini kaçırıyoruz. Üstüne bir de paylaşımımız sandığımız kadar etkileşim almayınca ya da karşımıza bizimkinden çok daha iyisi çıkınca andan hiç keyif almaz haline geliyoruz. 

Paylaşımın hemen ardından bir sonrakini planlamak, nerede ne tür pozlar vereceğini düşünmek ve fotoğraflar arası kayıp gitmek, bizi andan ve kendimizden iyice uzaklaştırıyor. Özetle; kapılıp gittiğimiz bu görsel estetik tuzağında, başkalarının beğenilerini haddinden fazla önemseyerek kendi doğrularımızı ve kimliğimizi bile unutuyoruz. Instagram’ın pompaladığı kusursuz estetik algısı, bir tüketim çılgınlığına dönüşerek şu gibi sorunlar doğuruyor:

  • Kadın bedenindeki tektipleşme ve kusursuz güzellik algısı, özellikle genç kadınlarda yeme bozukluklarına ve yeme bozukluğu ile ilişkili sağlık sorunlarına yol açıyor.
  • Estetik operasyonların uzak bir fenomen olmaktan çıkarak sıradanlaşması, kişisel kusurları benimsemeyi zorlaştırıyor ve öz benlik sorunları yaratıyor.
  • Hayatın sürekli sergilenen bir tiyatro sahnesine dönüşmesi, anı yaşama ve andan keyif alma zevkini azaltarak tatminsizliği artırıyor.
  • Hep daha iyisinin var olduğunu görmek, beyindeki kıyaslama mekanizmalarını uyararak sürekli yetersizlik hissine yol açıyor.
  • Kendinin filtreli ve düzenlenmiş versiyonunu paylaşmak, her gün aynada gördüğü yüzden ve kimliğinden uzaklaşmaya neden oluyor.

Mükemmellik baskısıyla başa çıkma yöntemleri

Kimsenin dağınık bir yatağı bile estetik düzenlemeler yapmadan paylaşmadığı mükemmel Instagram kareleri, hayattaki en iyi anları alıp götürüyor. Makyajsız bir yüz, düzensiz bir ev ve yarım kalmış bir yemek bir anda önemini kaybediyor. Halbuki hayatta bize gerçekten keyif veren bu minik anlar kendi içindeki eksiklikler ve kusurlar yüzünden güzeller. Dolayısıyla Instagram estetiğinin yol açtığı mükemmellik kaygısı ve stresle baş etmek için de bu ufak anlara odaklanmak gerekiyor. Kendinizi başkalarının steril mutluluğuyla kıyaslar halde bulmaktan yorulduysanız aşağıdaki basit önerileri deneyebilirsiniz:

  • Gerçek mutluluk önceden ayarlanmış pozlarda değil otantiklikte yatar. Evdeki kırık bir kupa, aceleyle içilmiş bir kahve ve çocukların bıraktığı dağınıklık aslında yaşanmışlığın izleridir. Evdeki sıcak karmaşanın dergi kapağı gibi görünmek zorunda olmadığını hatırlayarak hayatınızdaki izleri daha kolay benimseyebilirsiniz.
  • Mükemmellik yanılsamasından kurtulmak için “daha iyi olabilir” algısını kırarak yerine “yeterince iyi” kavramını getirin. Bu sayede olduğunuz kişinin ve yaşadıklarınızın yeterince iyi olduğunu kabul ederek ruhunuzu özgürleştirebilirsiniz.
  • Size kendinizi değersiz hissettiren hesapları takipten çıkın veya sessize alın. Böylece görsel karmaşayı sınırlandırarak gerçek hayata dönebilir ve günlük akışa odaklanabilirsiniz.
  • Gördüğünüz mükemmel bir fotoğrafın arkasında ne kadar kalabalık bir ekip ve planlama olduğunu hatırlayın. Bu anların birçoğunun gerçekliğini sorguladığınız zamanlarda kendi yaşamınızdaki değerlerin önemini daha iyi anlayabilirsiniz.
  • Hayatınızı, başkalarının beğenisini kazanmak için değil, kendiniz için kayıt altına alın ve gerçekten hatırlamak isteyeceğiniz anların bilincine varın. Bu, paylaşımlarınızın genel Instagram estetiği dışına çıkarak size özel olmasını sağlayacaktır.

Kendinizi eleştirmek yerine şefkatle kucaklayın ve hata yapmaya izniniz olduğunu hatırlayın. Unutmayın, hatalar sizi yavaşlatan sorunlar olmak zorunda değil. Çünkü onlardan ders alarak gelişebilir, içinizdeki gerçek yıldızı parlatabilir ve küçük şeylerle mutlu olmayı öğrenebilirsiniz.

Kaynak: forbes.com

İlginizi çekebilir: Kendi güzelliğinin eşsizliğine inanan tüm kadınlara çağrı

The post İyi yaşamın estetikle sınavı: ‘Instagram estetiği’ gerçek mutluluğu nasıl etkiliyor? appeared first on Uplifers.