Sessizlik, artık bir lüks mü: Modern dünyada kendimizi dinleyebilecek alanlar ve zamanlar yaratmak üzerine

Sürekli titreşen telefonlar, parıldayan ekranlar ve şehrin bitmeyen uğultuları arasında sessizlik, sıradışı ve lüks bir ayrıcalık oldu. Modern dünyanın bizi sürekli bağlı kalmaya zorladığı dijital araçları takip ederken zihinlerimiz de kesintisiz bir gürültüyle boğuşuyor. Yapılacak listelerinin ve günlük kaygıların fısıltısından uzaklaşarak sessizleşmek ise zihnin dinlenerek sakinleşmesini sağlıyor. Sürekli çalışmanın ve meşgul olmanın verimlilikle eşdeğer olmadığını bilmemize rağmen, çoğumuz bu modern kaosta kendine giderek daha kalabalık yaşam alanları kuruyor. Oysa gün içindeki kısacık anlarda bile dış dünyanın gürültüsünü susturmak, hem iç dünyayı zenginleştiriyor hem zihinsel berraklığı artırıyor. Tam da bu yüzden hepimizin, sessizlikle yeniden tanışmaya ve modern yaşamda ona yer açmaya ihtiyacı var.

Sessizlik neden artık garip geliyor?

Sıradan bir günü hayal etmeye çalışın: arka planda çalan müzik, buzdolabından gelen ses, dışarıdaki korna sesleri, grup konuşmasının durmak bilmeyen bipleri, klavye tıkırtıları, uygulama bildirimleri ve arka plana karışıp giden sayısız uğultu…

Gün içinde duymazdan geldiğimiz o kadar fazla sese maruz kalıyoruz ki artık bu gürültülerin denklemden çıktığı anları garipsiyoruz. Ancak çalışmalar, düşük seviyeli sürekli seslerin üzerimizdeki stres etkilerini artırabildiğini gösteriyor. Birçoğumuzun, gün boyu farkına varmadan maruz kalmadığı gürültü kirliliğinin sonunda kendini tükenmiş hissetmesinin arkasında bu basit etmen yatıyor olabilir. Üstelik gürültünün dışarıdan değil, iş yerinde ve evde kurduğumuz alanlardan kaynaklanması sorunu daha da şiddetlendiriyor.

Bu kadar fazla sesin normal kabul edildiği bir ortamda sessizlik anları oluşturmak ise başlı başına dikkat dağıtıcı bir unsura dönüşüyor. Ortamdaki sessizliğin farkına vardığımızda kendimizi rahatsız hissetme eğiliminde oluyor, çünkü bu anlarda ilk iş olarak düşünceleri kendimize yöneltiyoruz. Yani, sıradan bir günde işler olağan akışında ilerlerken stresli olsak bile kendini sorgulamama güvencesi ediniyoruz. Sessizliğin yarattığı odaklanma etkisi ise kendimize karşı dürüst davranmamızı sağlıyor. Çoğu içgörü ve kişisel kritik olumsuz olduğundan, haliyle sessiz anlarda yaşadığımız rahatsızlık hissi de artıyor. Ancak iyi haber şu ki; sessizliğin neden olduğu korkutucu ilk birkaç dakikayı atlatırsak, kendimizle tanışma ve düşünceleri sabitleme gibi avantajlar elde edebiliyoruz.

Sessiz anlar yaratmak size ne sağlar?

Sessizlik düşüncesi bile ilk başta size fazlasıyla rahatsız edici gelebilir ama kendinizi biraz zorlarsanız sessizliğin sunacağı özgürlük hissinden en iyi şekilde faydalanabilirsiniz. Gün içinde düzenli sessizlik anları yaratarak elde edeceğiniz sayısız farkındalık mevcut:

  • Sessizlik, gerçek düşünce ve duygularınızı anlamanıza yardımcı olarak hayatta etkili adımlar atmanızı kolaylaştırabilir. 
  • Varlığından bile haberinizin olmadığı düşünceleri ortaya çıkarak sorunların üstesinden gelmenizi sağlayabilir.
  • Kendinizle olan bağınızı derinleştirmeye yardımcı olarak benlik algısını zenginleştirebilir.
  • Stres hormonlarını baskılayarak zihnin netlik kazanmasını sağlayarak odaklanmayı ve yaratıcılığı artırabilir.
  • Sıfırlanma etkisi bırakarak daha sakin, dingin ve memnun bir ruh haline bürünmenize destek olabilir.
  • Günlük baskıyı azaltarak uyku kalitesini iyileştirebilir ve hem zihni hem bedeni dinlendirebilir.

Üstelik araştırmalar; sessizliğin kan basıncını düşürdüğünü, hafızayı geliştirdiğini, hayatta beyin hücrelerinin büyümesine yardımcı olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla sessizlik sadece bir lüks değil, aynı zamanda modern dünyada hayatta kalabilmek için gereksinim haline gelmiş durumda.

Sessizlik molasını günlük rutinlere dahil etmek

Günlük rutinlerde daha fazla sessiz anlar yaratmak için yapabileceklerinizi düşünüyorsanız telaşlanmanız normal. Çünkü düşünülünce ufak tıkırtılar ve seslerle dolu bir gürültüyle çevriliyiz. Ama tüm bunlara rağmen, gözden uzak inzivalara kaçmadan da yapabileceğiniz bazı ufak şeyler var:

  • Sessizlik anı yaratmaya küçük hedeflerle başlayın ve gün çinde sadece 5 ila 10 dakika telefona bakmadan, televizyonu ya da bilgisayarı açmadan geçirmeye çalışın.
  • Arka plandaki görünmez gürültüyü kısın. Yemek yaparken podcast açmamayı ya da yürüyüş yaparken müzik dinlememeyi deneyin. Bu anlarda yaşadığınız farklı hislere odaklanın.
  • Evde sadece dinlenmeye ve dijital dünyayla ilişkileri koparmaya uygun bir köşe yaratın. Minderler veya ufacık bir sandalye bulunan bir alan bile yeterlidir. Bu köşeyi dijital detoks ve köklenme için de kullanabilirsiniz.
  • Mindful sessizlik pratikleri deneyin, yani hayatınızdaki sessizliği bilinçli olarak kontrol edin. Telefon veya teknolojik cihazlar olmadan yemek yemek, yürüyüşe çıkmak, hatta bir arkadaşla sessizlik içinde oturmak bile bu pratiklere dahil edilebilir.

Sürekli üretken ve verimli olma baskısının sürdüğü bir dünyada sessizlik genellikle yanlış anlaşılan ve yalnızlık ya da depresyonla ilişkilendirilen bir kavram. Ancak kendiniz için planladığınız bilinçli sessizlik anlarının bu durumla uzaktan yakından ilişkisi yok. Hatta müziği ve diğer ortam seslerini kısmak, aldığınız nefesin derinliğini hissetmenize yardımcı olacak sizi gerçek dünyaya tekrar döndürebilir. Hayatta neye gereksinim duyduğunuzu ve nelerin fazlalık olduğunu anlamanızı sağlayarak diğer mindful pratiklerini ve sağlık rutinlerini sürdürmeyi de kolaylaştırabilir. Sizin için bu dönüştürücü anlar belki gün batımında yapacağınız kısa bir yürüyüşte, belki de konforlu yatağınızda bekliyor olabilir.

Kaynak: medium

İlginizi çekebilir: Sessizlik üretkenliğin anahtarı olabilir mi?

The post Sessizlik, artık bir lüks mü: Modern dünyada kendimizi dinleyebilecek alanlar ve zamanlar yaratmak üzerine appeared first on Uplifers.