Yaşam kontrol edilmez, yaşanır: Birleşik Alan Teorisi ve Beyin Dalgası Tutarlılığı

Yaşam bir “alan” içinde gerçekleşir. Hücrelerin, dokuların, organların ve beden sistemlerinin tüm işlevlerini düzenleyen şey görünmez bilinç alanıdır. Maddeyi doğuran alan maddenin kontrolünü sağlar. Alan ne kadar büyükse, atomlar adeta birer fan gibi o kadar hızlı dönerler. Hücreler doğrusal olmayan bir şekilde bilgi iletişimini gerçekleştirir. Evrenin ve içindeki tüm biyolojik sistemlerin altında bağımsız, birbirine bağlı enerji alanlarının bütünleşmesi yatar. Bu alanlar uzam ve zamanı aşarak, ışık hızının ötesinde anbean bilgi paylaşımında bulunur. Yaşamın kaynağı enformasyondur. Esasında yaşamın temeli doğrusal ve öngörülebilir değildir.

Peki yukarıda söylediklerimin sizinle ne ilgisi var? Fizik doğayı araştırır evet ama bizler de doğanın bir parçasıyız. Öyleyse fizik kendi potansiyelimizi anlamamıza yardımcı olacak şekilde bize doğa hakkında ne söyleyebilir?

Doğadaki dört temel kuvvet -buna madde alanları da denir- evrenin temelini oluşturur. Bu dört temel kuvvet, elektrik ve kimyasal reaksiyonlarda rol oynayan elektromanyetik kuvvet; radyoaktif bozunma gibi olaylardan sorumlu olan zayıf kuvvet; atomun çekirdeğini bir arada tutan güçlü kuvvet ile nesneleri dünyaya bağlı, gezegenleri de yörüngelerinde tutan yerçekimi kuvvetidir. Bu kuvvet ve madde alanları evrendeki her şeyi belirler. Şu anda modern bilim evrendeki tüm kuvvetlerin ve madde alanlarının kaynağını, fizikteki süpersimetrik birleşik alan teorileri olarak algılamaktadır. Buna doğal yasanın birleşik alanı da denir. Bu varolan her şeyin temelinde bulunan ve evrendeki tüm olgu ve formlardan sorumlu olan bir enerji alanıdır. Bu kuvvetler de kendi içinde birleşerek sırasıyla büyük birleşme ve süper birleşmeyi oluşturur. Ancak bu denklemde henüz yerine oturmayan tek bir güç vardır, o da yerçekimi kuvveti.

Birleşik alan teorileri konusunda dünyaca tanınan bir otorite ve insan bilincinin dinamikleri konusunda bir araştırmacı olan Dr. John S. Hagelin, süpersimetrik birleşik kuantum alan teorileri konusunda uzmandır ve önde gelen fizik dergilerinde bu konuyla ilgili 90 makalesi yayınlanmıştır. Doktorasını Harvard Üniversitesi’nde tamamlayan Dr. Hagelin, araştırmalarını ileri parçacık fiziği konusunda dünyanın en iyi iki laboratuarında, İsviçre’deki Avrupa Parçacık Fiziği (CERN) ve Kaliforniya, Palo Alto’daki Stanford Lineer Hızlandırıcı Merkezi’nde (SLAC) yürütmüştür. Hagelin, “Kuantum fiziğindeki son ilerlemeler birleşik alan ile saf bilincin iki ayrı alan olmadığı, tek ve aynı oldukları konusunda anlamlı kanıt oluşturur” der ve devam eder “Birleşik alanın evrendeki tüm özelliklerin nihai kaynağı olduğu besbellidir. Varoluşun herhangi bir özelliği, elektrik yükü veya renk yükü, kendi dinamik kaynağını birleşik alanın yapısında bulur.

Anlaşılacağı gibi evrenden ve doğadan ayrı düşünülemeyecek insanı anlamak için sadece kuantum fiziği yetmez. Bizler makro evrende yaşayan, ayakları yere basan ve gerçeklik düzleminde yaşayan sınırlı varlıklarız. Bu denklemde yerçekimine tabi olan varlıklar olduğumuzdan, iyi oluş için kendimizi bilmenin önemi iyice artmış durumda. Bunu da şu anda en iyi açıklayan yaklaşım birleşik alan teorisi gibi görünüyor. Dünyayı kendi öznel penceremizden algılamaya çalışırken beynimizin ve bedenimizin içinde ışık hızından bile hızlı gerçekleşen iletişim ağı bize beyin dalgalarının koherent (uyumlu, tutarlı, ahenkli) bir şekilde çalışmasının iyi oluş için ne kadar gerekli olduğunu da gösteriyor. Dünyayı öznel bir şekilde algılamamız sebebiyle plasebo ve nosebo etkileri (inancın olumlu ve olumsuz gücü) gibi düşünceyi nasıl çerçevelediğimiz konusu da burada kritik noktayı oluşturuyor.

Cerrah Henry Beecher, 1955 yılında Journal of the American Medical Association (Amerikan Tıp Derneği Dergisi) için yazdığı on beş çalışmanın klinik incelemesi yayınlandığında tarihe geçti. Bu çalışmalar fiziksel gerçekliği yalnızca düşünce, inanç ve beklenti yoluyla değiştirebileceğimiz fikri yani plaseboyu destekliyordu. Peki plasebo gibi etkisiz bir madde beyin dalgalarının sinirsel tepki verme şeklini nasıl değiştirebilir? Daha da önemlisi öznel zihin ölçülebilir nesnel fizyolojik değişiklikler yaratabilir mi?

İnanç, beklenti ve telkin edilebilirlik gücü iki taraflıdır. Plasebo, inancın ve beklentinin olumlu etkisi iken madalyonun diğer yüzündeki nosebo etkisi inanç ve beklentinin olumsuz tarafıdır. İşte telkin edilebilirliğin iyileştirme özelliği plasebo iken aynı olgunun zarar vermek için de kullanılabilmesine nosebo denir. Büyü ve lanet gibi uygulamalar gücünü telkinin olumsuz yönü yani nosebodan alır. 1940’lı yıllarda Harvard’lı fizyolog Walter Bradford Cannon (kendisi sinir sisteminin savaş kaç terimini ortaya atan kişidir), “vudu ölümü” (vudu bir tür afrika büyüsüdür) olarak adlandırdığı bir olgu olan en güçlü nosebo tepkisini keşfettiğinde epey şaşkındı. Kendisine büyü yapıldığını düşünüp gerçekten hasta olan kişide işleyen mekanizma özetle şu kavramlarla açıklanabilirdi: Beklenti, koşullanma, telkin, anlam, ilişkisel bellek, beyin devreleri, sinir ağları, beyin kimyası ve genetik ifade. Güzel haber şu ki beklenti, anlam ve hatta beynin kendisi bile beyin dalgalarını düzenlemek suretiyle değiştirilebilir.

Beyin dalgalarını tutarlı hale getirerek beyni şekillendirebilme özelliğine de nöroplastisite denir. Nöroplastisite, beynin yeni bilgiler öğrendiğinde uyum sağlama ve değişme yeteneğidir. Yeni bir şekilde hissetmek anahtardır. Yeni şeyler öğrendiğinizde ve yeni tarzda düşünmeye başladığınızda, beyninizin farklı diziler, örüntüler ve kombinasyonlarda sinirsel tepki vermesini sağlarsınız. Yani bir çok farklı sinir ağını farklı şekillerde harekete geçirirsiniz. Beyninizin farklı çalışmasını sağladığınız her an beyin dalgalarınızı yani zihninizi değiştiriyorsunuz demektir. Kalıpların dışında düşünmeye başladığınızda yeni düşünceler yeni seçimlere, yeni davranışlara, yeni deneyimlere ve yeni duygulara yol açar. Artık kimliğiniz de değişiyor demektir. Şu anki haliniz varoluş halinizse, beyin dalgalarının daha tutarlı ve ahenkli olduğu yeni kimliğiniz varoluş seçimidir.

Dış dünyanızdaki her şeyi kontrol edemezsiniz. Ancak iç dünyanızda bir çok alanı yönetebilirsiniz. İnançlarınız, algınız ve dış çevrenizle etkileşim tarzınız da birer dış etmendir. Yaşamda mutlak, sabit, değişmez bir şey yoktur. Beyin dalgalarınız da değişebilir. Ve iyi oluşun anahtarı beyin dalgalarının koherent (uyumlu ve tutarlı) olmasında gizlidir.

İyi Oluş için Beyin Dalgası Tutarlılığı Eğitimi (B. D. T. E)

Beyin dalgası tutarlılığı eğitimi (B. D. T. E) dijital bir eğitimdir. Yani dünyanın neresinde olursanız olun saat farkı gözetmeksizin ulaşabileceğiniz, size özel yapılandırılmış bir eğitimdir. Alanında 20 yıllık tecrübeye sahip bir Psikolojik Danışman olan benden alacağınız B. D. T. E.

  • Stresinizi azaltacak,
  • Kendinize güveninizi artırırken iyi oluşunuzu yükseltecek,
  • Belleğinizi güçlendirerek yaratıcılığınızı ve öğrenme becerinizi artıracak,
  • İç huzurunuzu artıracak,
  • Uykunuzu düzenleyecek,
  • İlişkilerinizi geliştirecek,
  • Stresinizin azalmasına bağlı olarak bağışıklık sisteminiz güçlenecek, dolayısıyla fiziksel sağlığınızı da olumlu yönde etkileyecek (Uyarı: B. D. T. E. tıbbi bir tedavi değildir).

B. D. T. E. zihninizin bütün potansiyelini açığa çıkarmak için harika bir yöntemdir. Aslına bakarsanız beyin dalgası tutarlılığı, iyi oluş için gerekli olan tek yöntemdir. Çünkü beyniniz tutarlı olmadan bir şeye odaklanıp onu sürdüremez ve isteklerinizi gerçekleştiremezsiniz.

Beyin dalgası tutarlılığı eğitiminde insan bilincinin derinlerindeki sınırsız potansiyel ile birleşik alan düzeyindeki sınırsız potansiyel arasında fark olmadığını, beyin dalgalarınız tutarlı hale geldikçe yaşamın tüm alanlarının zenginleştiğini göreceksiniz. B. D. T. E. tamamen uyanık halde yapılan ve sessiz bir zindelik durumuna geçmenizi sağlayan sistematik bir zihin tekniğidir. Basit ve uygulaması kolaydır.

Daha fazla bilgi için e-posta adresine yazabilirsiniz. Sevgiyle Kalın.

Kaynaklar :

  • EEG aşamasının düzenliliği, saf bilinç, yaratıcılık ve TM-Sidhi deneyimleri. International Journal of Neuroscience, 13, s. 211-217, 1981.
  • Kendiliğinden ve uyarılmış bilinç durumlarının EEG analizi. Revue delectroencephalographie et de neurophysiologie cliniquue, 4, s. 445-453, 1974.
  • Plasebo Sensin. Joe Dispenza. Diyojen Yayıncılık. 2025.
  • Transandantal Meditasyon Tekniği. Robert Roth. Sistem Yayıncılık. 2007.

İlginizi çekebilir: Zihin sandığınızdan çok daha güçlüdür: Hayatınızı değiştirmeye hazır mısınız?

The post Yaşam kontrol edilmez, yaşanır: Birleşik Alan Teorisi ve Beyin Dalgası Tutarlılığı appeared first on Uplifers.